Kıbrıs’ta MEB'e bağlı 5 yıl görev yapmış bir öğretmenin eşi olarak yazıyorum
.. Yazacağım sıkıntılar sadece şahsımın ve ailemin yaşadığı sıkıntılar değil,
bütün arkadaşlarımızın sıkıntılarıdır.
Kıbrıs MEB'te Öğretmenlerin adı yok!
Hemen basit bir örnek ile başlayayım; Telefon firmalarının , imam hattı
kampanyası, askeri hat kampanyası var ama öğretmenler adına herhangi bir
kampanyası yok... Siz öğretmen olarak mecburen ya imam hattı ya asker hattı
kullanabilirsiniz. İmamların ve din görevlilerin şartları öğretmen ve
öğretmen ailelerinden iyi durumda. En azından karşısılarında bir muhattap
bulup, sorunlarını dile getirip, değer görüyorlar.
Dışişleri personeli 5 yılda bir
görevlendirilir, öğretmenlerde, diğer personeller de 5 yıllığına gelir.
Dışişleri personeline 2 yılda bir sıla bileti verilir. Ailesinin,
kendisinin uçak bileti parası karşılanır ama bizim karşılanmaz. İşlerine
geldiğinde Dışişleri personelidir, haklara gelince kendi bakanlığımıza
bağlıyız..Kendi haklarımızı da yurtdışında olduğumuz için kullanamayız.
Gelelim yaşadıklarımıza...
Herşey eşimin Kıbrıs’a görevli öğretmen alınacak ilanını görmesiyle başladı.
Tek öğretmen maaşıyla geçinen bir aile olarak, çift maaş+ kira yardımı
şuan size olduğu kadar bize de çok cazip geldi. Ne güzel gideriz, borçlarımızı
kapatırız, iyi kötü bir ev araba alır, tekrar ülkemize döneriz diye
düşünüyorduk.
Sorduk soruşturduk, bizden önce görev yapmış arkadaşlara danıştık. "Çok
iyi olur gidin", evi eşyayı dert etmeyin, eşyalı ev çok dediler ve
arabalarda çok uygun. Ooo süper dedik.
Hemen başvurduk, mülakatlar vs. Süprizzz gitmeye hak kazandık. (
1. Hatamız) Nerden bilebilirdik hayatımızın en zor
günlerinin başlangıcına adım attığımızı…
Hemen eşyaları elden çıkardık. Evimizi düzenimizi herşeyimizi bozduk,
ihtiyaç sahiplerine dağıttık. (
2. Hatamız)
İlk önce göreve başlayacak öğretmenler Ankara’dan Kıbrıs’a gittiler. İlk
durak Girne öğretmen evinde kalıp ne zaman görev yeri belli olacağı belli
olmayan bir sürece giriyorlar.
Dırım dırım işte sıkıntılar başladı bile…
Türkiye’de eşlerini Kıbrıs'a göndermiş aileler bekliyor, eşimin görev yeri
belli olsun da, o güzelim eşyalı evlerden birini tutsun da bizde yanına
gidelim. Zira ev halkı eşini bir bilinmezliğe gönderdiğinden Türkiye’de
tedirgin bekleyişteler. Acaba nasıl olacak? Ne olacak? Diye...
Neyse artık Öğretmen arkadaşın görev yeri belli olur.
Sorun 1: Başlar ev aramaya. Bize
kira yardımı veriyorlar ama O da ne? 600 liraya eşyalı kiralı ev bulmak mı?
İmkansız. Hadi pamuk eller cebe. ( Amannn nolacak ya zaten bir de çift maaşım
var hem de Euro)
Bizim müzmin öğretmen hala ev aramakta ama hesabına göre ev bulsa eşyalar
iyi değildir; Açalım bu konuyu;
-
- Kanlı, spermli, depodan çıkma kapkara 2. El yataklar
-
- Gıcır gıcır kaç tarihinden kalma olduğu bilinmeyen ya da tutsanız
elinizde kalacak eşyalar,
-
- Bedava verseler oturmayacağınız eşyalar
-
- Muhtemelen kışın nem kapmış ama boyayla kapatılmış rutubetli evler
-
-Makyaj yapılmış ama hiçbir konforu olmayan evler…Ev sahipleri bir de bu
eşyalar için sizden 2-3 aylık depozit istemez mi? Biliyor eşyaların elinizde
kalacağını... kasten yapıyorlar adeta.
Tabi bunlar şehirden şehire değişiyor, kiralık en antika ve boş ev bulması
en zor evler Güzelyurt’ta (bir de ev sahiplerine baksan o evler saray,
acayip lüks) , En moderni de Mağosa’da İngilizlerin kiraya verdiği evler ki
onlar da yüksek kira ücretleri talep ediyorlar.. Modern dediğime bakmayın.
Dışarıdan göz kamaştırıyor evler ama yazın serinlemek için 1 odaya
kapanıyorsunuz, kışın ısınmak için 1 odaya kapanıyorsunuz, toplasanız 4 ay için
evi rahat kullanıyorsunuz.
Bir de siz siz olun asla ev sahibinize yüz vermeyin, samimiyet kurmayın ve
asla ama asla ev sahibinizle aynı apartmanda oturmayın. Adamların apartman
kültürü olmadığından, sanki sen yokmuşsun,ona muhtaçmışsın gibi davranıyorlar.
Taşınır taşınmaz evinizin kilidini değiştirin,çünkü siz yokken ya da yok
olduğunuzu sandığı bir an eve girmeye teşebbüs edebilir. Zaten kontratlarda
özellikle yazdırıyorlar, eve istediği an gelip kontrol edebilir diye. Ev
sahibiyle papaz olursanız da hakkınızı savunacak hiçbir merci yok. Hele siz
Türkiye'li olduğunuzdan direk kabahatlisinizdir. Haklı olmanızın, mağdur
olmanızın bir önemi yok.
Peki bu durumda gelecek olursanız ne yapmalı? ; Geldiğiniz zaman ilk
6 ay Türkiye’den ev eşyalarınızı gümrüksüz getirebiliyorsunuz. (ister sıfır
olsun ama ambalajından ve etiketi üzerinde olmasın, 2. el süsü verin)
Eşyalarınızı getirin ve eşyasız kiralık ev tutun. Eşyasız kiralık evi 600- 1200
tl arası tutabiliyorsunuz.
Ev tutuldu, eşyalar Türkiye’den geldi, ailen için bir dünya uçak bileti
parası verdin ( amannn nolacak sen artık çift maaşlısın) ve aileni yanına
getirdin.
Şimdi
2. en büyük sorun
Araba…Toplu taşıma sektörü gelişmediğinden olanlarda milattan önce kalma
olduğundan senin burada elin ayağın araba olacak. Evet burada arabalar
Türkiye’den ucuz ama bir o kadar hor kullanılmış, km’si fazla ve yıpranmış
arabalar, size sürekli masraf çıkaracaktır.
Peki bu durumda ne yapabilirsiniz? ; Arabanızı ‘da Türkiye’den
getirebilirsiniz…
Gelelim
3.en büyük soruna;
çocuğunuz varsa Eğitim sistemi… İyi öğretmeni olmasına karşı sizi illallah
ettirecek bir eğitim sistemine sahip. Öğretmen olarak çalıştığınızda bizzat
kendiniz illallah ederken bir de çoluğunuz çocuğunuz illallah edecek…
Gelelim aslında 1. Olması gereken ama
4.sırada
yer verdiğimiz Soruna Maaş kısmına. Evet Türkiye maaşı+1070 euro
maaş+600 lira kira ücreti alacaksınız ama ne zaman alacaksınız? Türkiye maaşı
zaten düzenli 15’inden 15’i ne yatıyor, ya buradaki ödemeler? BİLİNMİYOR. Artık
paşaların canı ne zaman isterse. Türkiye’de ödemeleriniz aksıyor, kredi kartı
ve kredi düzensiz ödediğinizden bankalar tarafından
mimleniyorsunuz, ev
sahibinizle kira yardımını düzenli bir tarihte alamadığınızdan papaz
oluyorsunuz. Hele bir de her "Ocak ayı ödemesi var ki evlere
şenlik.." Kıbrıs’lı öğretmenler 13. Maaşını alıp Yılbaşı kutlarken, siz
tabir-i caizse ağzınızı havaya açıyorsunuz ki Kıbrıs maaşınız kiranız yatsın.
Ay sonunu bulabilir, Şubat ayında yatabilir, Paşaların canı ne zaman isterse o
zaman yatar o kadar! İtiraz etme hakkınız yok! Neden diye sormak yok! Bankalar
arar ödemeleriniz yapılmadı diye, faturalarınızı ödeyemezsiniz, cep
telefonundan tutunda diğer bütün düzenli ödemeye çalıştığınız faturalar aksar,
Elçiliğin yüz karası personeli olursunuz. İnsanlar size acır. ( Kesinlikle bir
abartı,mübala yok! ) Yetkili şahıslar sadece sizi uyarmakla yetiniyor,
maaş geç yatacak temkinli olun.
La zaten ödemem var, elimde kalan şu kadar para, ben o parayla nasıl 2
ayı geçireyim? Geçireceksin ya da eş dost sağolsun.. Kıbrıs'ta görev
yapıyorsun, herkes senin iyi durumda olduğunu düşündüğünden öyle herkesten ha
diyince parada isteyemiyorsun. Abi hani sen Kıbrıs'taydın? hayırdır ya? diye
sorularla karşıkarşıya kalıyorsun.
Gelelim 5. Sıraya Sağlık sorununa;
Son yıllarda Yakın doğu üniversitesi anlaşmasıyla bazı bölümlere fark ödeyerek
muayene olabiliyorsunuz; Aile bireylerine 85 lira farkla ve görevli arkadaş
için 5 tl farkla.. Ama eczaneden ilaçlar için pamuk eller cebe.. Sahi 3 kişi 1
ayda hasta olsa, doktordu ilaçtı ayda en az 250 tl’yi gözden çıkaracaksın.
(Hala çift maaşınızdan elinize birşey kaldıysa) Devlet hastanesinden
yararlanabilirsin elbet ama iyi bir sinir sistemine sahipsen, o hasta halinizle
çocuğunuzu ve eşinizi rezil etmeyi göze alıyorsanız…
Bitti mi bitmedi?
Gelelim 6. Sıraya;
Giyim kuşam.. Burada görevli öğretmenler serbest kıyafet giyiniyor, yanınızda 2
tane takım elbise bulunması şart ama sebebini aşağıda birazdan okuyacaksınız..
Mümkünse kıyafet stoktayın gelin zira bir LCW ürününü Türkiye’ye göre 2-3 katı
fiyatla alıyorsunuz. Bir de suyu çok kötü olduğundan kıyafetler eskimese bile
rengi solduğundan sayılı defa giyiyorsunuz desem abartmış olmam..
Mümkünse Siyah, lacivert gibi koyu renkten uzak durun..
Tabi ki 7. Sıra; Isınma ve serinleme…
Evlerde yatılım olmadığından, kışın evinizin içinde sibirya soğuğunu, yazın
cehennem sıcağını hissedeceksiniz. Ah ah ikisi de ayrı dert. Çekmeyen bilmez.
Kısacası diyeyim ki cebinize kuvvet…
Bitti mi hayırrrr!
8.Sıra ve
insanı bezdiren,çileden çıkaran sorun Tatil, izin sorunu! 1 ay normal izin 10
gün mazeret izniniz var. Ondan sonra ölüm kalım bile olsa, ölüm döşeğinde bile
olsanız izin alamazsınız, alsanız bile hemen maaştan kesinti yaparlar
affetmezler. Yazın Kıbrıs'lılar bile Kıbrıs'tan kaçarken siz oturur Kıbrıs'ı
beklersiniz. Aileniz dayanamaz, onları gönderirsiniz.. Siz de burada sizin gibi
öğretmenlerle takılırsınız...
Bir de Möhöm insanların ve sizinle ilgilenmesi gereken kişilerin tavrı… Bir
sıkıntınız varsa ya da bir ricanız mümkün değil karşınızda muhattap
bulamazsınız. Ama eğer sıkıntı yaratan sizseniz ya da onların sizinle işiniz
varsa bir telefon kadar yakınınızdadırlar.
Möhöm insanların yaptığı toplantılar, Giden arkadaşlar adına düzenlenen
uyduruktan resepsiyonlar, ( önceden yemekli davet verirlermiş, artık
fakirleştiler sanırım, sadece ayakta kanepe ikram ediyorlar, görevi bitirenlere
de uyduruktan bir plaket operasyon tamam ) Türkiye’den gelen möhöm insanlar
için verilen davet ve toplantılara icabet etmek zorundasınız. Sorun aktarmadan
sadece gülümseyin yeter… Bahsettiğim o 2 tane takım elbise işte size buralarda
yardımcı olacak.
O möhöm insanlar size hep şunu diyecek, “Siz Türkiye’yi temsil ediyorsunuz”
… Peki bu şartlarda nasıl temsil edebilirim diyemiyorsunuz bile! Cevap
veremiyorsunuz.
Velhasıl hani diyorlar ya çift maaş+kira yardımı şuradan hesaplayın elinizde
ne kalacak ve siz ne yatırım ne yapabileceksiniz. Sağlık harcamaları,
Türkiye’ye gidip geldikçe ödeyeceğiniz uçak bileti paraları, Kira yardım yetmeyince
üzerini tamamlayacağınız artı para, araba benzini ve bakımı parası, Isınma ve
soğutma için ödeyeceğiniz fahiş elektirik faturası, Beslenme vs vs derken
elinizde kalanla sizde dona kalıyorsunuz.
Bir de hala ben yine de gideceğim diyorsanız,
Türkiye’deki düzenini, evini dağıtmadan git arkadaş. Olurda yapamazsan dönecek
kapın olsun. Bizim dönememizin sebebi çaresiz katlanışımızın sebebi bir çok
arkadaşımız gibi bu sebepten. Daha burayı, şartları tanımadan borç altına
girmemiz ve gelirken düzenimizi dağıttığımız için dönmek isteyenler dönemiyor.
Oldu da hoşunuza gitti, Türkiye’de 3 ay bile olsa Ailenizin kalacak bir yeri
olsun.Ama Türkiye'deki evinizi düzeninizi asla bozmayın!
Bir şey daha bazı gelenlerde Ada sendromu görülmektedir. Zira açık hava hapishane
hissiyatı yaşamaktasınız burada. Adanız küçük olması ve tüm yolların denize
çıkması, insanın psikolojisini bozuyor.
5 yıl Kıbrıs’ta yaşamış biri olarak, Gitme arkadaş gitme! Türkiye’yi
bırakıpta bu şartlarda Kıbrıs'a gitme! Kendine, eşine, çocuğuna yazık etme… O
kadar yazacak şey var ki… Çok şükür biz bitirdik döndük, bir daha mı? Allah
Korusun!
Dediğim gibi bunlar şahsi bir bize has durum değil, burada diğer öğretmen
arkadaşlarla bir aile gibiyiz. Gurbette olmamız ve bu sıkıntılarımız bizi birbirimize
yaklaştırıyor.
Sırf para için gelecekseniz, gelip burada sefil olmaya değmez. Kimileri
ailelerini Türkiye'de bırakıp geliyor, kimi çocukları buradaki eğitim sistemi
mağduru olmasın diye Türkiye'ye çocuklarını gönderiyor. Nitekim aile dağılıyor.
5 yıl ne yerleşebiliyorsunuz ne ha diyince dönebiliyorsunuz. Eşiniz ev
hanımıysa vay ki onun haline... Buraya gelince size bağımlı yaşasın
istemiyorsanız, bir de eşinize ehliye ve araba almanız gerekecek ki bu da başka
bir masraf...
Bu şartlar nasıl düzelir? diye düşünmüyor yetkililer. Sorun olarak
bile görmüyorlar belki de... Sizin ne düşündüğünüz ne yaşadığınız umurlarında
değil. Gel diyince gidersiniz, git deyince giderseniz, okulda da başarıyla
görev yaparsanız sizden iyisi yok...Bir de sizden bir şikayet gelmezse ohhh
mis..
Kıbrıs'ın yerli halkı da size karşı tepkili davranabiliyor. Bizim
öğretmenimiz, imamımız vs yok mu? Neden geliyorsunuz? diyorlar haklı olarak.
Bunun sebebi de çok kolay. Kıbrıs hükümeti kendi personeline maaş ödememek için
Türkiye'den maaşı TC. bakanlığını ödediği personel İthal ediyorlar. Esnaf
ve ev sahibi için çok güzel sağılacak inek statüsünde oluyorsunuz, onun dışında
ististnalar kaideyi bozmaz diyerek, halk size tepkili yaklaşıyor ve çocuğunuz
okullarda 2. sınıf insan muamelesi görüyor.
Bu kadar yazdık, hiç mi olumlu bir şey yok? Var tabi..Buradaki insanlar XXL
dır. Yani çok çok rahattır. Hükümeti de insanları da öyle. Yolda koca bir delik
mi var? Ne önemi var canım kalsın. Bir sorun mu var? ben ne uğraşacağım canım başkası
çözsün.. Öyle öyle devlet batmış zaten... Yani buraya gelince sizde XXL
olacaksınız. Yiyip içip yatacaksınız... Saat 13:00 e kadar çalışıp, tüm gün
sizin ve ailenizin olacak. Bir süre sonra bu da sinirleri bozuyor ama neyse
:)Güzellikten bahsediyoruz.. Yaz aylarında denize yakınsanız ya da en uzak
mesafe 40-50 dakika mesafeyle denize ulaşıp yüzebilirsiniz. İçkinin, kumarınız,
eğlence hayatınız yoksa burada yapacağınız en aksiyonlu aktivite yüzmek! Başka
bir şey yok..
Hani diyoruz ya Çift maaş diye, bir hesaplayın bakalım, bunlarda sonra
elinizde ne kadar kalacak çift maaştan ki, borç ödeyip, yatırım yapasınız.
Türkiye' de en azından aydan aya bir alışverişe gider, dışarıda yemek yeme
keyfi yaşarsınız. Harcama yapmasanız bile bir Avm ye ya daçarşı pazar dolaşır
stres atarsınız. Burada o da yok. En büyük alışveriş yeri Türkiye'de 3 MMM
migros kadar falan...
Bunları düşünerek bir daha kararınızı gözden geçirin. Keşke biz gitmeden
birileri bunları bize söyleseydi ya da nette okuma imkanımız olsaydı....Keşke
iyi olur diyen akadaşlar, bizi teşvik etmek yerine susup vebal altına
girmeselerdi.... Napalım çaresiziz gelmem lazım, kendimi toparlamam lazım diyenler de olacaktır. Siz hiç Kıbrıs'ta, kendi vatanınızdan, çevrenizden uzaklarda çaresiz kalmak ne demek bilmiyorsunuz? Yaşadığınızı çaresizlik sayıyorsunuz? Yapmayın Allah aşkına... Şimdi buraya gelmek için can atarlar, mülakat hakkı kazandım diye mutlu olanları da gördükçekendi yaşadığım sevinç, heyecan geliyor aklıma... Neydik ne olduk.... Neyse sizelere Kolay gelsin...
Bir eş olarak bu bizim yaşadıklarımız; Bir de görev yapan öğretmenlerin
sorunlarını buradan okuyabilirsiniz http://forum.memurlar.net/konu/1508772/1.sayfa
Diğer yazılarımı da okumanız şiddetle tavsiye edilir.